Seyahat Psikolojisi
- Merve Ayas
- 7 Tem
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 30 Ağu

Modern yaşamın karmaşasında çoğu insan, ruh sağlığını ve genel iyi oluşunu destekleyecek yollar arıyor. En eski insan davranışlarından biri olan seyahat ise geçmişten günümüze, kişisel gelişim ve mental sağlık açısından bizi destekleyen önemli bir psikolojik araçtır.
Seyahat etmek yalnızca mekansal bir hareketlilik değildir. İnsanlık tarihi boyunca yolculuk, bireyin kendini inşa ettiği, değerlerini gözden geçirdiği ve hayata farklı açılardan bakabildiği bir süreç olmuştur. Antropolojik olarak; göçebe topluluklar, hac yolculukları ya da rite of passage (geçiş ritüelleri) -etnolojik bir konsept- psikososyal öneme sahiptir. Bu kolektif deneyimlerin dışında, günümüz insanı da seyahat ederek iç dünyasında önemli dönüşümler yaşar.
Özellikle pozitif psikoloji açısından bakıldığında seyahat etmek, mutluluğu besleyen, öz farkındalığı artıran ve yaşam doyumunu sağlayan bir deneyimdir.
PERMA Modeli ve Seyahat Psikolojisi
Pozitif psikolojinin kurucularından Martin Seligman, iyi oluşu beş temel bileşen üzerinden açıklayan PERMA modelini önerir:
· Positive Emotion (olumlu duygular),
· Engagement (akış),
· Relationships (ilişkiler),
· Meaning (anlam)
· Accomplishment (başarı hissi)
Bu alanlara odaklanmak tatmin edici ve dengeli bir yaşamı teşvik ederek sürdürebilir mutluluk ve gelişmiş ruh sağlığı sağlar. Seyahat ise bu beş alanın neredeyse tamamına doğrudan veya dolaylı katkılarda bulunur.
· Positive Emotion (olumlu duygular)
Yeni bir yere gidecek olmanın verdiği merak ve heyecan, insanın olumlu duygularını besler. Bir bilet aldığımız andan itibaren oluşan beklenti ve hedef nedeniyle beynimizde dopamin düzeyi artar. Yolculuk başladığında ise gündelik hayatın monotonluğu kırıldığı için, anın kıymetini daha iyi anlarız. Hatta gözlemlediğimiz manzaralar; deneyimlediğimiz tatlar ve kokular farkındalığımızı canlı tutar.
· Engagement (akış)
Pozitif psikolojiye göre akış, insanın zamanın nasıl geçtiğini fark etmediği yaptığı işe tüm benliğiyle katıldığı bir deneyimdir. Yeni bir şehri baştan aşağı dolaşırken, dar sokaklarında kaybolmaktan korkmadan yürürken ya da ana dilimizden farklı bir dilde iletişim kurmaya çalışırken tam da bu akış hissine kapılırız. Çünkü zihnimiz, hem ilgi çekici bir uğraşla hem de zorlayıcı bir durumla meşguldür.
· Relationships (ilişkiler)
Seyahatte, ister yakınlarımızla olalım ister yalnız deneyimlemek isteyelim, mutlaka sosyal bağlantılar kurarız. Yeni insanlarla tanışmak, kültürlerarası etkileşime girmek, paylaşımlı deneyimler oluşturmak psikolojik anlamda güçlü sosyal destek duygusu yaratır.
· Meaning (anlam)
Gittiğimiz bir ülkede gördüğümüz tarihî yapılar, bu yapıların hikayeleri ve yaşanmışlıklarını öğrenmek, karşılaştığımız insan hikâyeleri ya da doğa manzaraları, kendimizi evrende -belki de içimizde- nerede konumlandırdığımız sorusunu gündeme getirir. Bu sorgulama, çoğu zaman insanı daha derin düşünen ve daha alçakgönüllü hatta daha özgeci bir varlık haline getirir.
· Accomplishment (başarı hissi)
Kimi insan için başka bir ülkede tek başına konaklamak, bir metro ağını bulmak ya da basit bir alışveriş yapmak bile kişisel sınırlarını zorlayıcı bir deneyimdir. Ancak bunları başarmak, öz yeterlilik duygusunu pekiştirir. İnsanın benlik saygısı ise kendine yetebildiğini gördüğünde güçlenir.
Jung’un Bireyleşme Kuramı ile Seyahate Psikolojik Bir Bakış
Seyahat, aynı zamanda bir “kendilik yolculuğu” sunar. Jung’un psikolojisinde yer alan individuation (bireyleşme) kavramına paralel olarak, insan kendi gölge yanlarını, korkularını ve sınırlarını farkına varma fırsatı bulur. Konfor alanından uzakta yaşadığı yalnızlık ya da beklenmedik aksi durumlar, bireyi kendi psikolojik dayanıklılığını sorgulamaya iter. Bu yüzleşmeler ilk başlarda rahatsız edici gelse de, çoğu zaman kişisel büyümenin itici gücü olarak karşımıza çıkar.Tüm bunları göz önüne aldığımızda seyahat psikolojisini bu perspektiften değerlendirebiliriz.
Seyahat, Mental Sağlık Üzerinde Nasıl Etkili Olur?
Seyahatin etkileri mental sağlık açısından oldukça önemlidir. Klinik çalışmalar, tatil yapan kişilerin depresif belirtilerinin azaldığını, stres düzeyinin düştüğünü göstermiştir. Özellikle Pandemi döneminde uzun süreli ev kapanmaları nedeniyle birçok insanın seyahat motivasyonunu azaldı. Ancak sonrasında yeniden yola çıkabilmek, bireyler için bir tür “özgürlüğünü kazanmak” haline geldi. Çalışmalar, seyahatin kriz zamanlarında bile güçlü bir iyileştirici faktör olduğunu depresyonu azalttığını, pozitif duyguları yükselttiğini ve umut duygusunu pekiştirdiğini ortaya çıkardı.
Seyahatten Geriye Kalanlar
Sonunda bize kalan hatıralar, fotoğraflar, yol arkadaşlıkları kişinin zihninde seyahate dair olumlu duyguları canlı tutar. Bu kalıcı etkiler, psikolojik iyi oluş açısından uzun vadeli koruyuculuk sağlar. Ayrıca, seyahat deneyimi sonunda sahip olduğumuz şeylere -konfor alanımıza- daha çok minnet duymayı öğreniriz. Bu da pozitif psikolojinin önemli kavramlarından biri olan şükran (gratitude) hissini güçlendirir.
Sonuç olarak, seyahat yalnızca coğrafi bir yer değişikliği değil, aynı zamanda insanın ruhsal, zihinsel ve sosyal dünyasında köklü bir dönüşüm başlatan güçlü bir deneyimdir.
Bir sonraki seyahatinizde bir harita üzerinde ilerlemekten çok daha fazlasını yaptığınızı unutmayın: Aynı zamanda zihninize, ruhunuza ve benliğinize doğru anlamlı ve keşif dolu bir yolculuk başlatıyorsunuz.
Stajer Psikolog Merve Ayas
Yorumlar