Dağınık Zihinler: Dikkat Eksikliği mi, Hipersensitivite mi?
- Işılay Sarvan
- 23 Haz
- 1 dakikada okunur

“Dikkat eksikliği” dediğimizde aklımıza ilk gelen genellikle bir yetersizliktir: odaklanamama, unutkanlık, dağınıklık. Oysa Dr. Gabor Maté’ye göre, bu semptomların arkasında çok daha derin bir neden yatıyor: hipersensitive, yani duygusal olarak fazla uyarılabilir bir sinir sistemi.
Peki Nedir Bu Hipersensitivite?
Yüksek hassasiyet, çocuklukta duygusal çevreye verilen yoğun tepkilerle ilişkilidir. Eğer bir çocuk duygusal olarak yeterince güvenli bir ortamda büyümezse, beyin çevresel uyaranları filtrelemek yerine hepsine açık hale gelir. Zamanla bu durum, dış uyaranlara karşı sürekli bir tetikte olma haline, yani dikkat dağınıklığına dönüşebilir.
“Dikkat eksikliği bir hastalık değil, bir adaptasyondur.” – Gabor Maté
Dikkat Eksikliği ve Duygusal Zihin
Hipersensitivite kavramı ile bir ilişkili konuya gelecek olursak: Dikkat dağınıklığı olan bireylerin çoğunda yalnızca bilişsel değil, duygusal regülasyon sorunları da gözlemlenir. Bu nedenle dikkat eksikliği sadece bir "konsantrasyon problemi" olarak ele alınmamalı; altta yatan erken dönem deneyimlere ve hassas sinir sistemine odaklanılmalıdır.
Psikenue'de Biz Ne Diyoruz?
Psikenue Psikoloji ekibi olarak dikkat dağınıklığını ya da hipersensitivite hissini bir “eksiklik” değil, yüksek hassasiyetin bir sonucu olarak değerlendiriyoruz. Bu yaklaşım, danışanlarımızın kendilerini suçlamadan, şefkatle ve anlayışla keşfetmelerine olanak tanıyor.
Daha Fazlası İçin:
Instagram'da bu konuyu sade ve görsel bir anlatımla ele aldık. 👉 Postumuzu görmek için tıklayın!
Klinik Psikolog Işılay Sarvan
Commentaires